26 Nisan 2008 Cumartesi

BİLİYOR MUSUNUZ?

Bilgisayarla çalışmak gözleri bozmaz, sadece yorar.
600 tane bitki cinsi et yiyendir.
Arılar, sivrisinekler ve diğer ses çıkaran böcekler bu sesi, kanatlarıyla çıkarırlar.
İnsanlar ömrü boyunca 20 kilo toz yutarlar.
Dünyada en çok kullanılan isim, Muhammed 'dir.
Kibrit kutusu kadar bir altın, bir tenis kortu büyüklüğüne kadar inceltilebilir.
İnsan günde ortalama 80 ile 100 saç teli döker.
İnsan vücudunda 600 'ü aşkın adale (kas) vardır.
İnsan beyninin %85 'i sudur.
İnsan vücudundaki en güçlü kas dildir.
Gözleri açık tutarak hapşırmak imkansızdır.
Sıcak su, soğuk sudan daha ağırdır.
Bir insan yaşamı boyunca iki yüzme havuzu dolduracak kadar tükürük salgılar.
Yetişkin bir insan günde ortalama 23.000 kez nefes alır.
Aynı parmak izi gibi, her insanın dil izi de farklıdır.
Ortalama bir insan yılda 1.460 'ın üzerinde rüya görür.
Soğan doğrarken sakız çiğnemek göz yaşarmasını önler.
Ampulü icat eden Thomas Edison, karanlıktan korkardı.
Salatalık bir sebze değil, meyvedir.
Dracula, tarih boyunca sinemaya en fazla uyarlanan hikâyedir.
Eskimolar, yiyeceklerin donmaması için buzdolabı kullanırlar.
Çocuklar baharda daha fazla büyüyor.

20 Nisan 2008 Pazar

Vefa Penceresi

Son günlerde, bir surat, bir surat ki gelinde, çayımı bile yarım dolduruyor bey.Allah'tan kulaklarım ağır işitiyor da duymuyorum ne söylediğini.Ama yine de hissediyorum bey; Beni bu evde galiba istemiyor artık.
Hey gidi günler heeey. Oğlunu bilirsin, vur kafasına al lokmayı.İki arada bir derede, ne yapsın ana bu, atsa atılmaz, satsa satılmaz.Bana artık gizli gizli sarılıyor bey... Dün akşam uyurken öptü beni biliyor musun? Nasıl ağırıma gitti nasıl artık akide şekeri de getirmiyor.Hani dişlerim yok ya, güya yerken garip sesler çıkarıyormuşum da çocuklar iğreniyormuş benden. Yok,vallahi yalan bey, hiç yapar mıyım ben öyle şey?

Gelin çocuklara masal anlatmamı da yasakladı. Üstelik seninle konuşuyormuşum diye duvardaki resmini bir yere sakladı.Olsun, koynumdaki resminden haberi bile yok!Yine de beddua edemem bey, oğlumun karısı, torunlarımın anası o. Geçenlerde üst komşular geldi, ne konuştuklarını duymayayım diye kapıyı üstüme kilitledi.Duymadım, duymadım, lakin hissettim. Düşkünler evine yatıracaklarmış önümüzdeki ay beni. Ne yalan söyleyeyim epey ağırıma gitti, epey.

Ha, sen ne diyorsun bey? Hani bir görünsen oğluna, ne de olsa babasısın, seni dinler. Bu odada oturur, vallahi hiç dışarı çıkmam.Akide şekeri de istemem.Masal da anlatmam artık çocuklara. Ne olur ayırmasınlar beni bu evden.Yaşayamam nefes bile alamamSana ait anılardan uzak ne yaparım ben, ne yaparım?

Şu camın pervazında hayalin durur, çekmecelerde el izin.Bastonun hâlâ duvarda asılı. İstemiyorlar beni artık, istemiyorlar hasılı.Hey gidi günler hey...Hani diyorum bir çağırsan yoksa, yoksa sende mi unuttun beni bey.Sende mi unuttun beni bey?

10 Nisan 2008 Perşembe

Einstein ve Şoförü

Dünyaca ünlü, dahi bilimadamı Einstein, konferanslarına hep özel şoförü ile giderdi. Yine bir konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü Einstein'a,
"Efendim, uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve artık neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum." dedi.
Einstein gülümseyerek ona bir öneride bulundu:
"Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar" dedi.
"O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen yap konuşmayı, ben de arka sırada seni dinlerim."
Şoför, gerçekten çok başarılı bir konuşma yaptı ve sorulan tüm soruları doğru yanıtladı. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar konferansta sorulmamış bir soru sordu. Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye döndü ve
"Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok garip" dedi. Sonrada Einstein’ı işaret ederek söyle devam etti:
"Şimdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruyu, göreceksiniz, o bile yanıtlayacak."