Minik kız elinde karnesiyle evden içeri girmiş. Karnesini babasına göstermiş.Babası bir bakmış baştan aşağı "Pekiyi", bir iki tane de "İyi" var, ama öğretmen karnenin altına şöyle bir not düşmüş: - "Çok akıllı ve yetenekli bir çocuk fakat bir kusuru var, derste çok konuşuyor. Buna nasıl son verebileceğimiz hakkında fikirlerim var, en kısa zamanda siz velisiyle de paylaşmak istiyorum."
Baba bunun üzerine karneyi imzalamış ve öğretmenin görüşlerinin altına kendi de bir not düşmüş:
- "Lütfen paylaşalım, çünkü işe yararsa ben de annesinde uygulayacağım.
****************************************************************
Çocuk dedesine sormuş:
- Dede, nenem ile kaç yıldır evlisiniz?
- 40 yıldır evlat, demiş dede.
- Peki ama dede, ben sizi hiç kavga ederken görmedim bunun sırrı nedir?
- Otur evlat anlatayım. Evlat biz ninen ile evlendiğimizde elde avuçta bir şey yok, kimsemde yoktu. Ben neneni bizden oldukça uzaktaki köyden aldım, nikahımız kıyıldı, benim at arabasına nenenin üç beş eşyasını attık ve bizim köyün yolunu tuttuk. Yolda benim atın ayağı sürçtü ve tökezledi. Ben "Bu bir" dedim. Devam ederken bir daha tökezledi, ben yine "Bu iki" dedim.
Köye de daha epey yolumuz vardı, bizim atın ayağı bir daha tökezleyince "Bu üç" dedim ve çektim belimden pistovu, atı orada vurdum.
Ben atı vurunca nenen başladı bana söylenmeye. "Biz şimdi nasıl gidicez, niye durup dururken atı vurdun. Sende hiç akıl yok mu. Bu eşyaları nasıl götüreceğiz"
Ben de döndüm nenene "Bu bir" dedim. O gün bugündür, gül gibi geçinip gidiyoruz...
- Dede, nenem ile kaç yıldır evlisiniz?
- 40 yıldır evlat, demiş dede.
- Peki ama dede, ben sizi hiç kavga ederken görmedim bunun sırrı nedir?
- Otur evlat anlatayım. Evlat biz ninen ile evlendiğimizde elde avuçta bir şey yok, kimsemde yoktu. Ben neneni bizden oldukça uzaktaki köyden aldım, nikahımız kıyıldı, benim at arabasına nenenin üç beş eşyasını attık ve bizim köyün yolunu tuttuk. Yolda benim atın ayağı sürçtü ve tökezledi. Ben "Bu bir" dedim. Devam ederken bir daha tökezledi, ben yine "Bu iki" dedim.
Köye de daha epey yolumuz vardı, bizim atın ayağı bir daha tökezleyince "Bu üç" dedim ve çektim belimden pistovu, atı orada vurdum.
Ben atı vurunca nenen başladı bana söylenmeye. "Biz şimdi nasıl gidicez, niye durup dururken atı vurdun. Sende hiç akıl yok mu. Bu eşyaları nasıl götüreceğiz"
Ben de döndüm nenene "Bu bir" dedim. O gün bugündür, gül gibi geçinip gidiyoruz...