20 Mart 2010 Cumartesi

HAZIR CEVAPLAR


Dilencinin zekasına Fatih’ in Cevabı
Fatih, her fırsatta fakir ve yoksullara yardımda bulunurdu. Dervişlerin ve muhtaç kişilerin gönlünü almayı görev bilirdi. Fakat padişahın bu tavrını bilen ve açıkgöz geçinen nicesi de onun bu özelliğinden yararlanma yoluna giderdi.
Birgün, avlanmak amacıyla İstanbul dışına çıkan fatihin karşısına birdenbire üstü başı perişan, kıvrak zekalı bir dilenci çıkıp yardım istemişti. Fatih de onu bir altınla savuşturmak istemişti. Ancak bu defa sert kayaya çarpmıştı. Zira bir altını beğenmeyip yüzünü buruşturan dilenci Fatih’ e "sultanım bu ne biçim kardeşlik ?insan kardeşine sadece bir tane altını mı layık görür?" deyince Fatih: " Nerden kardeş oluyoruz?" diye şaka yollu dilenciye takıldı. Dilenci de : " Hünkarım, ikimizde Adem peygamberin soyundan gelmiyor muyuz?" dedi. Bunun üzerine Fatih’ in zekası dilencinin zekasını bastırdı. Zira Fatih :
"Aldığın bir altını sakın az görme. Çünkü o kadar çok kardeşin var ki, eğer onlar duyarlarsa senin hissene bir altın da düşmez." deyiverdi.
Lakin dilencinin zekası da hoşuna gittiği için: " Hadi bakalım, al şu bir kese altını da diğer kardeşlerine görünme." Diyerek bir kese altın vermiştir.
***********************
Abdülhak Hamit’in otomobili ile Beyoğlu tarafına geçen bir dostu anlatıyor:
"Biz direksiyonda Hamit olduğu halde Abdülhak Hamit caddesinden geçiyorduk. Baktım, Üstad hem iç çekiyor, hem gülüyordu. Sebebini sorunca bana dedi ki:
"İstanbul Belediyesi, benim ismimi bu caddeye vereceğine, bu caddenin bir apartmanını bana verseydi daha çok iyilik ederdi."
**********************
HANGİ DİŞLER
Öğretmen, biyoloji dersinde, öğrencisine;
’’Söyle bakalım, en son hangi dişler çıkar?’’
Çocuk, düşünmeden cevap vermiş;
’’Takma dişler öğretmenim.’’

*********************
SON SINAVLAR
Sınavlara hazırlanan evim küçük oğlu, köşedeki kanepede Kur’an okuyan büyükbabasına seslendi;
’’Büyükbaba, her gün akşam neden Kur’an okuyorsun?’’
Büyükbaba gözlüklerinin üzerinden gülümseyerek torununa baktı;
’’Evladım, son sınavlara hazırlanıyorum da ondan…’’
**********************
"Roman Eleştirisi"
Tanıdıklarından biri, yazdığı romanın müsveddeleri Neyzen Tevfik’e göstererek fikrini sorar:
Neyzen beğenmediğini ifade edince, adam:
"İyi ama der. Siz hiç roman yazmadınız ki!"
Neyzen Tevfik şu cevabı verir:
"Ben yumurtanın tazesini bayatını iyi anlarım. Ama bu güne kadar hiç yumurtlamadım."

*********************
KAZA
Yolculardan biri namaz vakti geçmeden otobüs şoförüne birkaç dakika mola vermesini rica etmiş. Şoför:
’’Kaza edersiniz efendim.’’ diyerek durmak istemeyince adam şöyle cevap vermiş: ’’Ben kaza etmeden ya sen kaza edersen?’’

23 Ocak 2010 Cumartesi

ANEKDOTLAR

1. Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa: - `Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem` der. Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir: - `Ben çekilirim.`
2. Bir toplantıda, bir genç Mehmet Akif` i küçük düşürmek ister: - `Afedersiniz, siz veteriner misiniz?` Mehmet Akif hiç istifini bozmadan şöyle yanıtlamış: - `Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?`
3. Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi Sokrates`e verip veriştirmiş, ağzına geleni söylemiş. Bakmış kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. Sokrat, gayet sakin: - `Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum` demiş.
4. Bernard Shaw ile Churchill hiç geçinemez ve sık sık birbirlerini iğnelermiş. Bernard Shaw, bir oyununun ilk gecesine, Churchill`i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş: - `Size iki kişilik davetiye gönderiyorum. Bir dostunuzu alıp gelebilirsiniz. Tabii dostunuz varsa.` Churchill, hemen cevap göndermiş: - `Maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu seyretmeye gelemeyeceğim. İkinci gece gelebilirim, tabii oyununuz ikinci gece de oynarsa.
5. Bir gün Eflatun, öğrencilerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. Talebesi: - `İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum` diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermiş: - `Ben seni kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum.`
6. Meşhur bir filozofa: - `Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz?` diye sorulduğunda: - `Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan` demiş.
7. Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile` ye hasımlarından biri: - `Efendim` demiş, `Kulaklarınız, bir insan için biraz büyük degil mi?` Galile: - `Doğru` demiş, `Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?`
8. Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona: - `Sen sır saklamayı bilir misin?` diye sormuş. Vezir: - `Evet hünkarım, bilirim` dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış: - `İyi, ben de bilirim.`